Bu yazimda 6 gunde gezebildigimiz kadar gezdigimiz New Mexico eyaletindeki izlenimlerimi paylasmaya calisacagim. Biraz uzun bir yazi olabilir bastan uyarayim cayinizi kahvenizi alip okumaya baslayin 🙂 Oncelikle neden boyle sonbahardan kisa gecis mevsimi olan ve cok da gezmeye uygun olmayan bir mevsimi sectik onunla baslayayim. Kasim ayi sonunda sukran gunu sebebiyle tatil oluyor biz de bu tatili degerlendirmek istedik. En yakin eyalet olan ve gormek istedigimiz New Mexico’ya gitmeye karar verdik. New Mexico hem kizilderi kulturunun halen korundugu ve yasatildigi eyalet oldugu icin ilgimizi cekiyordu, hem de dogasi ve sanat merkezi olusuyla. Boyle bir geziyi bahar ya da yaz aylarinda yapmak gunes isiklarindan maksimum faydalanmak icin daha iyi olabilir. Kasim sonunda hava 5te karardigi icin sabah mumkun oldugunca erken kalkip yola cikmamiz ve hava kararmadan o gunku yolumuzu tamamlamamiz gerekti. Tatil planimizi yapmaya basladigimizda, once araba ile Dallas’tan yola cikmayi dusunduk ama yol cok uzun oldugu ve 2 cocukla cok konforlu olmayacagi icin vazgecip ucakla Albuquerque’ye ucup oradan kiraladigimiz araba ile gezmeye karar verdik.
Ilk gun planimiz arabamizi alip Albuquerque’den Taos’a gitmekti. Aksam uzeri Albuquerque’ye vardigimiz icin yemek molasini yol uzerinde, 1 saat mesafedeki Santa Fe’de vermeye karar verdik. Lokal ve populer bir mekan olan Maria’s, New Mexican mutfagi arayanlar icin bicilmis kaftan. Santa Fe’nin merkezinin biraz disinda ama yol ustunde oldugu icin biz burayi tercih ettik. Aci baharatlarla araniz yoksa New Mexico’da dikkatli olmaniz gerekiyor, nitekim hic aci degil dedikleri yemekler bile biraz aci. Yemek sonrasi yine 1 saat araba surusuyle Taos’taki otelimize vardik. Taos’a yaklastikca hava daha da sogudu ve yerlerde kar gorunmeye basladi. Otelimiz El Pueblo Lodge, Taos’un icinde lokasyon olarak basarili bir oteldi. Kis aylarinda gidecekseniz somineli oda ayarlamanizi tavsiye ederim. Ertesi gunun sabahinda uyadigimizda heryer iyiden iyiye karla kaplanmisti ve kar yagmaya devam ediyordu. Otelde kahvaltimizi ettikten sonra Taos Pueblo’ya dogru yola koyulduk. New Mexico’da bircok Pueblo var yani eskiden yerlilerin yasadigi kerpic evlerin oldugu ufak yasam alanlari. Taos Pueblo bunlarin icinde en bilinen ve icinde halen yasam olan Pueblo. Oraya vardiginizda arabanizi birkac yuz metre once park ediyorsunuz ve ufak bir minibus sizi Pueblo’ya goturuyor. Pueblo’ya araclarin girmesi yasak. Biz ziyaret ettigimizde hava cok soguktu, kar yagiyordu ve sis vardi. Bu sebeple Pueblo’nun hemen arkasindaki daglari goremedik. Ertesi gun hava actiginda gordugumuz manzara muhtesemdi.
Pueblo ziyaretinden sonra o gun icin planimiz Enchanted Circle rotasini araba ile yapmakti. Enchanted Circle (buyulu rota da diyebiliriz) New Mexico’nun en yuksek zirvesi olan Wheeler Peak’in etrafinda dolanan yola verilen ad. Detayli bilgiye myScenicDrives’tan ulasilabilir ki biz de cogunlukla gezecegimiz rotalari buradan sectik. Bizim bu rortayi yaptigimiz gun olagan ustu kar yagisli bir gundu. Yani aslinda boyle bir dag rotasini yapmak icin cok da uygun bir hava yoktu. Kisin bu rotayi yapacaksaniz 4 ceker kis lastikli bir araba ile yolda olsaniz iyi olur. Yollarin bazi kisimlari oldukca virajli ve henuz temizlenmeyen yerler kar ve buzla kapliydi. Yaklasik 3 saatte tamamladik rotayi. Tabi dura kalka mola vere vere. Bu rotada gezerken kendimi Bolu’dan Kartalkaya’ya kayak yapmaya gidiyor gibi hissettim 🙂 Cam ormanlariyla cevrili yollar, dag manzaralari, ahsap orman evleri ve kucuk kasabalariyla cok tanidik yerlerde geziyor gibi hissettirdi bize. En begendigim kasaba Red River oldu. Aslinda ayni zamanda ufak bir kayak kasabasi. Bu rota boyunca o kadar cok kayak kasabasi gorduk ki gercekten sasirdik. Gelmeden once sadece Taos ski valley’de kayak yapildigini saniyordum halbuki Red River, Angel Fire, Sipapu, Sante Fe hepsi ayri ayri kayak merkezleriymis.
Red River’da kayak yapmak ya da sadece bir dag evi kiralayip onunde geyiklerin otladigi bu dogal ortamda kis tatili yapmak da cok keyifli olabilir. Yaz aylarinda gidilirse bircok yuruyus rotasi da var. Red River’dan yola devam edince bir sure sonra hayalet kasabalardan biri olan Elizabeth Town’a ulasiliyor. Altin cikarildigi donemlerde yerlesim yeri olmus ama daha sonra bosaltilip boyle hayalet kasabaya donusmus bircok kasaba ile karsilasmak mumkun New Mexico’da. Yolun bundan sonra Taos’a kadarki kismi bizim icin biraz zorlu oldu. Hava kararmak uzereydi, kar yagisi artti ustune ustluk bizim cocuklardan birini de virajlarda araba tuttu. Neyse sag salim ve yorgun bir sekilde Taos’taki otelimize vardik. Yol ustunde ne yiyip ictiniz derseniz bu rota boyunca pek birsey bulmak mumkun degil bu sebeple yaninizda bol bol yiyecek icecek olmali ve benzininiz de full olsa iyi olur. Telefon cok nadir cektigi icin o da ayri bir gerilim yaratiyor ama yine de gormeye deger 🙂
Aksam yemeyi icin Taos’un icindeki Martyrs’i tercih ettik. Oldukca elegant dekorasyonu da harika. Kucuk cocuklarla gitmek icin biraz fazla elegant ama neyseki bizimkiler yorgunluktan fazla ortaligi dagitmadilar 🙂 Sezon ve hava sebebiyle zaten tenha olan restoranin keyfini biz cikartti. Adim attigimiz her dukkan, kafe veya restoranda oldugu gibi burda da duvarlardaki sanat eserleriyle buyulendik. Ertesi sabah gunesli harika bir gune uyandik. Yerlerde halen kar vardi, hava soguktu ama gunes oldugu surece hic sorun yoktu 🙂 Kahvalti sonrasinda once Taos’un icini gezdik, minicik bir old town ama geleneksel mimarisiyle, minik dukkanlari ve sanat galerileri ile oldukca sevimli bir kasaba. Daha sonra Taos’a cok yakin olan Rio Grande Gorge bridge’i gormeye gittik. Rio Grande Amerika’nin 4. en buyuk nehri. Gorge bridge, nehrin aktigi derin bir kanyon uzerine yapilan asma bir kopru. Kopruyu gectikten sonra arabanizi park edip kopru uzerinde yuruyebiliyorsunuz. Tam ortada asagi baktiginizda en yuksekten korkmam diyenlerin bile biraz dizleri titreyebilir. Arabayi park ettigimiz yolun kenari calilarla kapli alabildigine bir duzluktu, bos duzlugu seyrederken tilki oldugunu dusundugum bir hayvan gordum. Biz heyecanla bakarken yol kenarinda ufak tefek hediyelikler satan yerliler coyote oldugunu soylediler. Gezimizin devam eden gunlerinde birkac kez daha coyote gorduk.
Burdan yolumuza ‘High Road to Taos’ rotasi uzerinden Espanola’ya dogru devam ettik. Bu yol uzerinde Chimayo kasabasi gormeye deger. En ufak koylerde bile sanat galerilerinin olmasi ayrica bir saskinlik konusu oldu bizim icin. Yaz aylarinda daha hareketli oldugunu dusundugumuz bu kasabalar bizim ziyaret ettigimiz kasim ayinda sakindi. Tarihi kiliseleri, yerel mimarileri, ufak kafe ve galerileriyle gercekten cok enteresan otantik mekanlar. Daha sonra yolumuza Espanola uzerinden Los Alamos’a devam ettik. Los Alamos atom bombasi calismalarinin basladigi ve halen surduruldugu kasaba. Bu konuyla ilgini calismalar ilginizi cekiyorsa Bradbury bilim muzesini mutlaka gezin, ufak bir muze, giris bedava ve oldukca bilgilendirici. Yemek saatiyse Blue Window guzel bir kafe tavsiye ederim. O gun icin hedefimiz Los Alamos’tan ‘Jemez Mountain Trail’e devam etmekti. Adi ustunde dag rotasi. Malesef biz Los Alamos’tan daglara dogru harekete gecince yine kar atistirmaya basladi. Biraz devam ettik ama sonra bu rotayi pas gecmeye karar verdik. Hem uzun bir rota, yaklasik 3 saatlik, hem bazi kisimlari icin cok virajli ve yuksek oldugu icin kis aylarinda kapali olabilir deniyordu. En azindan Jemez Springs kasabasini ve Jemez Indian Reserve’u gormek isterdik ama mumkun olmadi.
Bu rotadan vazgecince Bandelier National Park’a gitmeye karar verdik. Burayi rotaya koymamistik cunku internetten arastirdigimiz kadariyla Kapadokya’ya cok benzer kaya evlerinin oldugu bir ulusal parkti. Guzel bir havada yuruyusun keyfine varilarak gezilebilecek guzel bir park aslinda. Tabi merdivenle tirmanilan kaya evleri cocuklarin oldukca ilgisini de cekti 🙂 Hava kararmak uzereyken o gece kalacagimiz otel olan ‘Inn at the Delta‘ya gittik. Otelimiz Espanola’daydi. Normalde bu kasabada gorecek pek birsey yok ama biz ertesi gun Abiquiu civarinda gezmeyi planladigimiz icin Santa Fe’ye kadar inmek yerine Espanola’da kalmaya karar vermistik. Kaldigimiz otel ispanyol tarzda dosenmis, odalarinda sominesi olan gayet konforlu bir oteldi. Ana bina ve kahvalti salonunun dekorasyonunda bircok kizilderili sanat eseri kullanilmisti ve otel calisanlari da cok hos sohbet ve yardim severdi. Ertesi gun kahvalti sonrasinda once Abiquiu’ya dogru yola koyulduk. Normalde bu yol buldugumuz kaynaklarda scenic bir yol olarak belirtilmemis ama neden belirtilmemis anlamadim. Ben gezi icin arastirma yaparken bu bolgenin ilgimi cekmesinin sebebi aslinda unlu sanatci Georgia O’Keeffe’nin bu bolgede yasamis ve resimlerinde bu bolgenin dogasindan ilham almis oldugunu ogrenmemdi. Bu sebeple mutlaka buralari gormeliyiz diyerek rotamiza eklemistik. Cok da iyi etmisiz bence mutlaka gorulmeli.
Oncelikle Abiquiu yolu boyunca kizil katmanli kayaliklari goruyor olacaksiniz. Ghost Ranch’e devam edince tepenizde ucan kartallarla tamamen vahsi dogayla icice oldugunuzu hissedeceksiniz. Ghost Ranch bahar ve yaz aylarinda yogun bir sekilde arkeolojik kazi workshoplarina ev sahipligi yapiyormus. Katmanli kayalarin arasin fosil cennetiymis. Bu tenha kasabada bir muze bile var 🙂 Dinozor modelleri cocuklarin oldukca ilgisini cekti. Burayi gezdikten sonra Santa Fe’ye dogru yola koyulduk. Yol uzerinde Tesuque ufak ama gormeye deger bir kasaba. Haftasonuna denk gelirseniz bit pazari oluyormus. Yeme icme icin ufak bir mekan olan, lokallerin takildigi Tesuque Village Market enteresan bir yer. Kahve ve turta ihtiyacinizi giderebilirsiniz 🙂 Kasabada bir tane de acik hava sanat galerisi var bence gormeye deger. Burayi da gezdikten sonra Santa Fe’ye devam ettik otele hic ugramadan arabamizi old town’a yakin bir yerlere park edip sokaklari arsinlamaya basladik.
Gunesli ve soguk hava halen devam ediyordu. Old town oldukca ufak sokak sokak yuruyup dukkanlara girip cikarak birkac saatte gezmek mumkun. Tabi sanat galerilerinde ne kadar vakit harcayip, muzelerde ne kadar kalacaginiza bagli. Her bir dukkan her bir avlu baska guzellikler vaadediyor. Bol bol dukkanlara ve binalarin avlularina girip cikmakta fayda var nerde ne ile karsilasacaginiz belli degil. Gercekten buyulu ve ilham verici bir yer Santa Fe. Daha sonra yemek icin hemen meydandaki, cocuklarla oturmak icin en uygun yer olan The Plaza Cafe Downtown’a oturduk. Yemekler ve servis gayet guzeldi. Gunes batmadan arabamizi alip Santa Fe’de galerilerin yogunlastigi Guadalupe caddesine gittik. Daracik bir cadde boyunca bir suru sanat galerisi gorduk. Gunesin batmasi ve isiklarin yanmasiyla daha da buyulu bir mekana donustu. Burayi da gezdikten sonra artik otelimize gidelim dedik yogun bir gunun sonunda hepimiz yorulmustuk. Bir yandan aklimiz halen gezmekteydi ama otelimize adim atinca tekrar geri cikamadik 🙂 Otelimiz Las Palomas merkeze 5 dakika mesafede konforlu bir oteldi. En onemlisi sominesi vardi ve bu da soguk bir kis gecesinde otel odasinda oturmaya yeter. Aslinda otel odasi demek dogru olmaz cunku minik bir mutfagi da vardi. Oyle olunca biz de marketten bol bol atistirmalik alip odanin keyfini cikarttik.
Ertesi sabah yine kahvalti sonrasinda gunesli bir gunde yola koyulduk. Santa Fe’nin Railyard bolgesine gidip kisaca gezdikten sonra Turquoise Trail uzerinden Albuquerque’ya dogru yola koyulduk. Bu rota uzerinde en gorulmesi gereken kasaba Madrid. Gercekten cok otantik. Ufacik bir kasaba, yarim saatte yuruyup dukkanlara bakabilir kahvenizi icip yola devam edebilirsiniz. O gece Truth or Consequences isimli kasabada kalmayi planladigimiz icin yolumuz uzundu ve yolun bundan sonraki yaklasik 3 saatinde sadece araba kullandik. Yol boyunca manzara hep ayniydi kisa molalar disinda durmadik. Neden Truth or Consequences gibi ufak bir kasabada kaldik? Cunku ertesi gun White Sands’e gitmeyi planliyorduk ve arada kalmadan bu yolu hele de 2 cocukla yapmak mumkun degildi. Bu kasabanin adi aslinda eskiden Hot spring’mis daha sonra buradan yapilan Truth or Consequences isimli radyo programin adini almis. Kisaca TC diyorlar. Kasaba civarinda birkac gormeye deger sey var. VLA, devasa antenlerin oldugu bircok bilim kurgu filminin de sahnelerinin cekildigi yer. Ama ana yoldan ayrilip baya iceri gitmek gerekiyor bu sebeple biz gitmedik. Geronimo Trail bircok hayalet kasabayi gorebileceginiz bir rota ama bizim vaktimiz kalmadi. Caballo lake cok kisa mola verip golun durgun suyunu izleyerek dinlenmek icin bir alternatif. Nitekim biz bu civarda cok fazla birsey yapamadik.
Hava karardiginda otelimiz Sierra Grande Lodge‘a gidip yerlestik. Bu otel sicak kaynak sulariyla doldurulan havuzlari ve spasiyla bilinen bir otel. Bu kasabada yapacak baska birsey olmadigi icin biz de kaynak sulari ve spanin keyfini surduk. Aksam yemegi icin sadece birkac alternatif var. Bu kasabada hicbirsey yok ama italyan restorani varmis 🙂 Biz de ona gittik ve gayet memnun kaldik. Ertesi gun kahvalti sonrasi gunesli bir gun olan sukran gununde White Sands’e dogru yola koyulduk. Aslinda bastan dusunmemistik ve arastirmamistik ama neyseki normalde resmi tatil olan sukran gununde ulusal park tatil degilmis. Guzel manzaralar esliginde ulusal parka vardik. Bu bolgeye gitmeden once mutlaka ulusal parka ulasilan yollarin acik olup olmadigini kontrol etmek gerekiyormus. Fuze testleri bu civardaki duzluklerde yapildigi icin zaman zaman ulasima kapatiliyormus. Bunlarin hepsini orada ogrendik. White Sands dunya uzerinde cok nadir gorunen olusumlardan. Goz alici bembeyaz bir col dusunun. Gorus acisinda sadece jukka kaktusleri… Gunesli bir gunde fotografcilar icin muazzam manzaralar vadediyor. Tabi sabahin erken saatleri ya da gunbatiminda orda olursaniz daha da guzel olacagina eminim. Rahatlikla birkac saat gecirebilirsiniz. Ayakkabilarinizi cikartip kuma bastiginizda, bizim gibi kis ayinda ziyaret ederseniz soguk nemli yapiskan bir kum hissediyorsunuz ayaklarinizin altinda. Ama rahatlatici… Kum tepelerine tirmanip asagi kaymak cocuklarla guzel bir eglence. Ya da sadece yuruyup manzaranin keyfini cikartmak.
White Sands gezimiz sonrasinda yola Alamogordo ve Carrizozo uzerinden devam ettik. Vaktiniz varsa ve dag yollarina cikmak isterseniz Billy the Kid trail burda yapilabilecek bir diger mazarali rotaymis. Bizim vaktimiz olmadi. Carrizozo’dan batiya doner donmez valley of fires state park oldukca degisik. Volkanik patlamalar sonucunda olusmus siyah kayaliklar ve onlarin icinden fiskiran jukka’lar enteresan. Yolun bundan sonraki 1 saatinde yol uzerinde hicbir servis alani yok benzin, yiyecek, icecek, tuvalet konusunda hazirlik olmakta fayda var. Tatilimiz son gecesini gecirmek uzere Albuquerque’ya devam ettik. Doubltree by Hilton’da kaldik. Sukran gunu oldugu icin heryer, dukkanlar ve restoranlarin cogu kapaliydi. Ozel bir sukran gunu programi yapmamistik. Adet yerini bulsun diye otelde aksam yemeginde hindi ve turtamizi yiyip yattik 🙂
Ertesi sabah erkenden otelden ciktik. Ucagimiz ogleden sonra oldugu icin Albuquerque’yu da gezecek vaktimiz oldu. Old Town otelimize araba ile 5 dakika mesafedeydi. Oldukca sevimli ve Santa Fe old town’a cok benziyor. Cocuklar dinozor muzesi diye tutturunca New Mexico Museum of Natural History’e gittik. Benzerlerini daha once gezdigimiz halde yine yeni seyler ogrendigimiz ve bizim de gezmekten keyif aldigimiz bir muze oldu. Muze sonrasinda old town’a gidip birseyler yemek icin bir mekan aradik. Church street cafe oldukca tatmin ediciydi. Yemekten sonra sokak aralarinda yuruyup dukkanlari gezdik. Christmas oncesi oldugu icin tum meydanlarda suslenmis cam agaci ve sansliysaniz Noel baba da gormek mumkundu 🙂 Cocuklar icin eglence. Old town gezisi sonrasinda ailenin erkekleri Unser Racing Museum’u gormek istedi. Ufacik bir muze, Unser soyisimli yarisci bir ailenin yaris arabalarini ve ekipmanlarini barindiriyor. Cocuklar icin bir diger eglence daha 🙂 Muze sonrasinda vaktiniz varsa Tiguex park acik havada vakit gecirmek icin guzel. Biz biraz da orada vakit gecirdikten sonra havaalanina dogru yola koyulduk.
Boylece bu 6 gunluk yogun ama bir o kadar da guzel gezinin sonuna gelmis olduk 🙂
gezide en cok faydalandigimiz kaynak icin bakiniz: https://www.myscenicdrives.com/regions/new-mexico
ve rotamizi asagida haritada sari ile isaretlenmis olarak gorebilirsiniz:
Defne