Republic Square – Erivan |
Republic Square – Erivan
|
Ermenistan’da her ne kadar turistik amaçlı olarak bulunmasam da 2-3 gün Erivan ve civardaki kasabaları gezme fırsatım oldu. Türkiye’nin bile doğusunda hiç bulunmamış benim için oldukça değişik bir tecrübeydi.
12 bölgeden oluşan, yüz ölçümü 29.800 sq. km olan Ermenistan’ın 2 gün içinde 8 bölgesinde birden bulunmak mümkün. Gezilip görülecek yerler çoğunlukla tarihi kilise ve manastırlar. Bölgeden bölgeye doğası değişen bu ülke genellikle dağlık. Ülkenin ortalama irtifası 1300m civarında. Eğer benim gibi doğayı ve dağları seviyorsanız oraları da seversiniz. Bizim ilk uğrak yerimiz Erivan’a 50-60km uzaklıktaki “Khor Virap” manastırı oldu. Tam Türkiye sınırında ve Ağrı dağı manzarasına karşı duran manastır çok büyük değil ama etkileyici. Manastır yapılmadan önce, St. Gregor hıristiyanlığı yaymaya çalıştığı için, zamanın kralı tarafından burada cezalandırılmış fakat daha sonra aynı kralını iyileştirebildiği için affedilmiş ve kendisi için bu manastır inşa edilmiş.
Khor Virap’tan sonra yolumuza Areni’ye doğru devam ettik. Bu kasaba Ermenistan’da en çok üzüm bağı olan ve şarap üretilen kasabası. Bir üreticiye uğrayıp tadım yapma imkanımız da oldu. Areni’deki tarihi kiliseye de bir göz atıp esas gitmeyi amaçladığımız dağların tepesindeki “Noravank” manastırına doğru devam ettik. Bu manastır birkaç kiliseden oluşuyor ve hem güzel korunmuş hem de dağların tepesinde güzel bir manzaraya sahip. Buraya kadar 80 km yok kat etmiş Erivan’dan çok fazla uzaklaşmamıştık. Haritaya bakarken geldiğimiz yoldan değil de bir daire çizerek Sevan gölünün kenarından geçip mi dönsek diye düşünürken o yolun da sadece 120km olduğunu öğrendik ve oradan devam ettik(ama yol aslında 200 km imiş git git bitmedi). Hem yol üzerindeki “Selim Kervansaray”ını da görebilecektik. Yol üzerindeki “Shatin” kasabasının sevimli olduğunu okuduk kitapçığımızdan ve kasabaya saptık, gerçekten baharın da verdiği güzellikle her yer yeşil, ağaçlar bol çiçekliydi. 4×4 araç ile 7 km off road giderek ulaşılabileceği iddia edilen manastır için dağlık yollara vurduk arabamızı o kadar çok tırmandık ki ilk defa hayatımda bir dağa araba ile çıktım diyebilirim 🙂 4 km kadar gittikten sonra daha fazla devam etmemeye karar verdik ve geri döndük. Selim Pass – Selim Geçidi- diye anılan yoldan devam ettik, yol tırmandı tırmandı ve geçidin en yüksek noktasına yakın bir yerlerde Selim Kervansarayı’nı gördük. Başıboş ve bakımsız kalmış kervansaray yine de güzel ve değişikti. Neredeyse 2400m’ye tırmandık ve hava giderek soğuyup güneş yerini kara bıraktı. Bir müddet karla kaplı platodan geçen yoldan devam ettik. Bir süre sonra irtifa azalmaya başladı ve yola devam edince Sevan gölü kıyısına ulaştık. Yol üzerindeki bir başka tarihi manastır olan “Hairavank”ı ziyaret ettik. Kuş cennetine dönmüş göl kıyısını izledik ve yolumuza devam ettik. Tüm günümüzü alan bu yolculuktan yorgun bir şekilde Erivan’a döndük.
Khor Virap ve Ağr? dağı |
Areni |
Noravank Manastırı
|
Bir başka gün de Ermenistan’ın daha kuzey bölgelerine gitmeye karar verdik. Yine sabah erkenden araba ile yola koyulduk. İlk durağımız Sevan gölündeki yarımada ve Sevan Manastırı oldu. Hava çok sevimli olmasa da manzara güzeldi, gölün karşısında karlı dağlar ve yamaçlarda bahar çiçekleri. Burdan yolumuza devam ettik ve Dilijan’a doğru ilerledik bir dağ geçidinden sonra bir anda bitki örtüsü değişti. Ermenistan’ın alpleri olarak anılan bu bölge gerçekten daha ormanlık ve yeşil. Dilijan’a çok yakın ve milli park sınırları içinde olan “Haghartsin” manastırı eğer restorasyon çalışmasında olmasaydı çok daha rahat gezebilecektik. Yine de kiliselerinden biri açıktı ve diğer kiliselerde de olduğu gibi mumlarıyla gelmiş dileklerini dileyen birçok Ermeni vardı. Fotoğrafçılar için güzel kareler sunan kiliselerden biriydi benim için. Ormanlık ve sisle kaplı çevrede gezinti oldukça keyifliydi her ne kadar 10m öteyi görmek güç olsa da. Buradan sonraki uğrak yerimiz Gosh köyü ve “Goshavank” manastırı oldu. Hem köy hem de manastır oldukça sevimliydi. İyi manzara yakalamak ve güzel fotoğraflar çekmek için köyün ara yollarına girip, arabamızı bir evin önüne park edip tepelere doğru tırmanmaya başladığımızda peşimize takılan bir adam biraz tedirgin edici olsa da…Baya bir tepeye tırmanıp fotoğraflarımızı çektikten sonra aşağı inip yolumuza devam ettik.
Hairavank – Sevan gölü |
Sevan manastırı |
Goshavank manastırı
|
İlk planımız geldiğimiz yoldan Erivan’a dönmekti fakat anayolda sola döneceğimize sağa dönünce ve kendimizi yoldaki köylerin, manzaraların güzelliğine kaptırınca, üstüne bir de gps’imiz doğru yolda olduğumuzu söyleyince bir anda apayrı bir yoldan kendimizi Ermenistan’ın 2. büyük şehri olarak bilinen Vadanzor’da bulduk. Tabi biraz şaşırdık ama yapacak bir şey yoktu, yine yolumuzu uzatmıştık. (tabiki bunların bir sebebi de yollarda fazla tabela olmamasıydı) Bu vesile ile Aparan köyünü ve Ermenistan’ın en yüksek dağı olan Aragats’ı görmüş olduk. Aslında vakit kalsaydı Erivan’a çok uzak olmayan “Garni temple” ve “Geghard” manastırını da görmeyi planlıyorduk ama artık bir dahaki seyahate. Bir sonraki seyahatte bir diğer gezmeyi planladığımız bölge de güney Ermenistan, Sissian kasabası ve çevresi.
Defne
Khor Virap Kilise |
Noravank Manast?r? |
Haghartsin Manast?r?
|