2005’in ağustos ayında bir haftasonu geçimek üzere Yavuz’la Berlin’de buluştuk. Buluştuk diyorum çünkü ben iş için Viyana’daydım o da bir eğitim için Dresden’e gidecekti böylece bir haftasonunu Berlin’de geçirebileceğimizi düşündük. Benim yolculuğum cuma akşamı Viyana’da trene bindiğim an başladı. 10 saatlik bir yolculuk sonunda sabah Berlin’deydim, aynı saatlerde Yavuz da uçak ile Ankara’dan geldi. İnternetten bulup rezervasyon yaptırdığımız otelde (“Hotel Ansbach” Ansbacher str. 4 10787 Berlin) 08.30 civarında buluştuk. Otelimiz U-Bahn U2/U15 Wittenbergplatz durağına yürüme mesafesinde ufak bir oteldi.www.hotel-ansbach.de . (Berlin’de ulaşım için sık sık ve rahatlıkla U-bahn’ı kullandık)
Sadece 2 günümüz olduğu için yoğun bir program hazırlamıştık. Berlin’in diğer birçok avrupa ıehrine göre çok merkezli ve büyük bir ıehir olması gezi planımızı biraz zorlaştırdı. Otelimiz batıda olduğu için ilk günü batı, ikinci günü de doğu tarafında geçirmek üzere planladık.(www.berlin -tourism .de , www.berlin.de )
1.Gün: Otele yerleşip hemen gezimize başladık. Otel civarında biraz yürüyüp etrafı keşfettikten sonra, Tierpark ‘a gittik 1-2 saatlik hayvanlar alemindeki gezimizden sonra. Schloss Charlotte ‘a gitmeye karar verdik ve önce metro sonra da kısa bir yürüyüş ile oraya vardık, 1-2 saatlik bir geziden sonra tekrar şehir merkezine döndük ve Berlin’in en hareketli mekanlarından biri olan Alenxanderplatz ‘a gittik. Civardaki sokak aralarında, meydanlarda, parklarda yürüyüp, nehrin üstündeki köprülerden geçtik. (Bu civarda müze meraklıları için birçok müze ve kilise var, biz yapıları daha çok dışarıdan izleyebildik, zamanımız kısıtlı olduğu için malesef müzeleri gezemedik.) Daha sonra nehir üstünde 1 saat süren bot turlarından birine katıldık. Her ne kadar rehberimiz açıklamaları almanca yaptıysa da çat pat anladık. Zaten bizim için önemli olan güzel manzaralar eşliğinde bir gezintiydi ve kesinlikle değdi. Tavsiye ediyorum. Daha sonra nehir manzarasına hakim bir restoranda akşam yemeğimizi yedikten sonra otelimize geri döndük.
2.Gün: Yine mümkün olduğunca çok gezebilmek için erkenden kalkıp yola koyulduk. ‘Doğu yakasını’ 2. güne bırakmıştık ve biraz heyecanlıydık. Metro ile doğuya gidip eskiden Berlin duvarının geçtiği ve bazı yerlerde kalıntılarının bulunduğu yollarda yürüdük. Daha sonra Charlie’s Check Point ‘e vardık ve oradaki müzeyi gezdik. Daha sonra yürüyüşümüze devam edip Brandenburg Gate ‘e vardık. Gerçekten çok güzel restore edilmiş ve korunmuş hoş bir meydan. Mutlaka görülmeli. Yolumuza burdan devam ederek ‘Unter den Linden’ boyunca yürüdük, üstünde melek heykeli bulunan ‘Siegessaule’ ye vardığımızda kendimizi tutamadık ve mazaraya bakmak için en tepeye tırmandık. Yorucu bir tırmanış oldu ama manzara güzeldi. Ben en çok kulenin altındaki balkonda bulunan mozaikleri beğendim, herkes görmeli 🙂 Otele dönmek üzere Berlin’in en büyük parklarından biri olan Tierpark’ın bir ucundan girip parkın içinden geçtik. İçinde ufak bir gölü de olan bu park gerçekten hoştu. Artık dönüş vakti yaklaşıyordu. Birkaç günümüz daha olsaydı sanırım daha görecek çok şeyler vardı ama biz iki günü de dolu dolu geçirdik. Ben uçak ile Ankara’ya Yavuz da trenle Dresden’e devam etti…
Defne
Positive Crank Case Ventilation, 1960'lı yıllarda geliştirilmiş, yağ karterini ve motor bloğunu verimli olarak havalandıran,…
Eğer ABD'de online alışveriş yapacak olursaniz, Craftmar Vervaco Shop öneririz. Burada çapraz dikiş projeleri ile…
Çöl sıcağında yürümek belki favori tatiliniz olmayabilir ama eğer günün birinde Palm Springs'e gitmek varsa…
Vancouver'ın güzel bir şehir olduğunu daha önce defalarca kez duymuştum, ama bu şehirde aradığım birçok…
Bundan 1 sene önce sorsanız Texas denince aklıma ilk gelen; kovboylar, git git bitmeyen uzun…
Bu sene yaz tatilini Amerika'da geçireceğimiz belli olunca acaba deniz tatili için hem Dallas'a yakın…