Neckar da sehre o masalsi atmosferini kazandiriyor. Niye ki derseniz, üzerinden eski köprüler geciyor, hemen dibinde yükselen yemyesil tepelerinde a meshur kalesi yine sagli sollu yemyesil park alanlari, muhtesem görünüslü villalar, sehri adeta bir tablo gibi renkten renge bürüyor.
Heidelberg tam bir üniversite sehri, her taraf civil civil ögrenci dolu. Günesin, temiz havanin güzelliginden yararlanmak isteyen herkes bikinileriyle, sortlariylayayilmis nehir kenarina, top oynuyorlar, piknik yapiyorlar, günesleniyorlardi .
Sehrin merkezindeki sayisiz cafe, restaurant, bar gec saatlere kadar icen gülen sohbet eden genclerle dolu.
Biz o eski kaleye cikip, bahcelerini gezdik,sehre tepeden bakip kendimizi Goethe’nin yerine koyduk ve o manzara karsinda insanin neler yazabilecegini düsledik.
Bakin kendisi Heidelberg’i nasil ifade etmis:
“I saw Heidelberg on a perfectly clear morning, with a pleasant air both cool and invigorating. The city, just so, with the totality of its ambiance was, one might say, something ideal.”
Romantik bir aksam yemegi ve yürüyüsten sonra, o geceyi Heidelberg’de gecirip ertesi günü cevredeki diger görülebilecek yerleri gezmek icin yola düstük.
Önümüze ilk cikan Mannheim ve gene yakininda Rhein nehri üzerinde Ludwigshafen’dan söyle bi gectik.Daha s onra oranin yerlilerinin haftasonlarini gecirdigiSpeyer diye bi kasabaya gittik. O rda neo gotik tarzinda yapilmis Roma Imparatorlugundan kalma bir protestan kilise vardi(Resimdeki tavanda asili kral taci Roma Imparatorlugunun sembolü).Iceriyi gezip 11. yy’dan kalma Romali azizlerin mezarlarini ziyaret ettikten sonra yolumuza devam ettik.
Yine o cevreye yakin wein strasse(sarap yolu) diye bir yer var, her taraf bag dolu, yan yana sarap tadimi yapan yerler var. B ir bagda sarap ictik, hatta burda weinschorle deniyor( soda ve hafif tatli beyaz sarap karisimi), sicak havalard a cok güzel oluyor.
Önerdikleri bir yerde s arap tadimi yaptik ve begendigimiz saraplardan aldik.
Ordan ayrildiktan sonra Karlsruhe diye bir yere gittik. Orasi da savasta tamamen bombalanmis yerle bir olmus, daha sonra sehri bastan insa etmisler .O yüzden cok düzenli ve planli olmus tabii, orda da Almanya’nin ünlü A nayasa mahkemesi var.Cok cirkin bir yapiydi dogrusu ama hemen komsusunda güzel bir saray ve yemyesil bir bahcesi dikkatimizi hemen o yöne cekti. Orda da yine büyük bir üniversite oldugu parktaki sarkilar söyleyen icen genclerin cogunlugudan hemen göze carpiyordu. Yolumuza devam edip Ulm diye bir sehre gittik, Münih’e 70 km uzaklikta,bir sürü Türk’ün yasadigi cok sirin bi yer.Gittigimizde bira festivali vardi ona katildik.orda da degisik bira lar ictik.Kocaman bi katedrali var Köln’deki gibi,minik minik evler var masallardan cikmis gibi acayip sirin bi yer.
insanlar cok güleryüzlü ve konuskan,bizim Münih’tekilere hic benemiyor.burda genelde asik suratli ve züppeler.
Sonra da evimize geri döndük. aslinda sadece bi haftasonuydu ama o kadar cok yer görünce sanki uzun bi tatilmis gibi geldi bize. Haftasonlarini firsat bilip cevremizdeki yerleri kesfe cikmaya devam etmeye karar verdik.
Pinar